21 Mart 2010 Pazar

bahar geldi kapımıza eyvallahh!




perşembe özlediğimiz bir kısmi özgürlük gecesi idi.
farkı, bira içmeye hepimiz, aşk-ı memnu ya yapışarak başladık.
efendim sora tekila falan derken, bayadır gitmediğim, artık ferahlaşmış if performance hall'da aldık soluğu.hopladık zıpladık bekledik, elmalı votka içtik iice güzel olduk. sonrası..

fatima spar, ebrunun keşfi, ve freedom fries, ve kibirli ceviz ve atılan göbekler, özlenen geçmiş günler, çok hoş bir türk asıllı avusturyalı hatun sahnede, inanılmaz dudak mimikleri ile dans ediyor, göğsünde bir tane ben hatta, nasıl yakışıyor...

ben tabi uzun süredir içki içmediğimden birazcık çabuk etileniyorum ama saçmalamak yok..sadece duruyorum da bakıyorum, insanları izliyorum, kafası güzel gözlemlerde bulunuyorum insanlar hakkında da işte diyorum bunu yazmalı..tabi ki eser kalmıyor sabahında o düşüncelerden.
bir yandan sabahki dersi düşünüyorum...neyi ne zaman çalışsam da halletsem diyorum.
kalbim biraz daha hızlı çarpıyor.
sonra aman diyorum...daha yüksek zıplıyorum..eskisi gibi ne güzel dans ediyoruz hep beraber, öyle gelişigüzel...çok hoşuma gidiyor...demek ki hala gece eskisi gibi olabiliyoruz diyorum, seviniyorum.

sonra aybalayla eve erken gidiyoruz..aama tam zamanında, en güzel yeri damağımızda...
hatta fatima abla kızıyor, nereye diyor, türkücüyüz bak biz diyor aksanlı türkçesi ile kızılcıklar oldu mu yu söylemeye başlıyor...onda göbek atmadan çıkmıyoruz tabi...sonra terki diyar edip orayı, o sırada bursada olan cb ile konuşup pat diye uyuyorum.

cedacım ankarada yaşamaya başlayacak artık..sabah belli oluyor..mülakatı geçiyor...hemen iş teklif ediyorlar..7 seneden sonra ankaraya dönüş yapıyor. işi alış şekline özeniyorum tabi, aynı huzuru yaşamak istiyorum, bekliyorum.
Sonra yanımda olacağına artık, buralarda olacağına, daha huzurlu günlerde onun da göbek atacağına benle seviniyorum. Orta Dünyada üşüyor ve çay içiyoruz. Bazen gözlerimiz doluyor da dertleşiyoruz. Hayat kızılırmak sineması önünden, kaldığı yerden devam ediyor sonra...gelip ders çalışamıyorum. hala bitmeyen mad menle unutuyorum bu sefer.

O akşam artık a.banuyu kazanılan ilk resmiyetle arif beye veriyoruz. gençler anlaşmışlar muhabbeti ve türk kahveleri uçuşuyor kayserilerde...bir allak bullak olup vay be oluyoruz, zaman ne çabuk geçiyor diyor, inanamıyoruz gülece, zeynep ve ben olarak.

Cumartesi akşamı ise Nuri Usta isimli lokantanın çeşit çeşit yemekleri ve Yüreğine Sor isimli filmle aile saadeti içinde geçiyor.

Şimdi en çok istanbulda olmak istiyorum aslında...bu güneşli havada, pazar sabahında deniz kenarında kahvaltı istiyorum. huzurlu bir bardak çay ve mutlu bir bahar olup cb yi de yormamak istiyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder