23 Şubat 2010 Salı

ankara'nın en çok sevilen yanı

deniz yok bu şehirde,martı sesleri de.hiç olmadı...hep uzaktı,hep zaman vardı arada.sevmemeliyim aslında bu sadeliği...

ama sevilen yanı,geçmişi bendekinden çok daha canlı tutması.ben hafızamda sahip değilken kendime,o tunalı hilmi kalabalığıyla sahip mesela bana.
dost kitap evi önündeki sarı bir bank kalıcılığıyla burda her şey.zamana vurulmuş koca bir darbenin basamakları yazanlar sokakta..sarı yapraklı ,huzurlu sokağın aldığı mutluluğu aynı yerlerde geri vermesi yalnızda olsa...
bahçeli sokaklarında küçük bir kızın yaşlanmış ve kocaman bir işaret parmağına tutunarak gezinirken, hayattan aldığı güvenin başlangıcı,aynı grilikte geçmiş yılların,yaşlı bakışların en hüzünlüsünden vazgeçişi artık küçük olmayan kızdan.güvenin aynı şehirde tükenişi...
tek tük sahneler akılda...köşedeki cafenin iki apartman ötedeki filme yetişmek amacıyla yenemeyen sigara börekleri,ankaranın kar havası fonda...bir kaç kız..daha ilk dışarı çıkmalar,ilk aşklar...eksilerek aynı yollarda devam etmek...kaçıncı aşklar...
kızılırmak sineması...bilet kesen yaşlı amcası,kavaklıdereye uzanan yokuşu.ankaranın akılda bıraktığı ütopik şehirlerin gözden geçirilmesi yeşilli yokuşta..
meclis kaldırımları bir de.çocuk yukarda olcak,anne aşağıda.el ele tutuşulcak,ama çocuk küçük olcak,herşeyden habersiz,koca bir hayat varken daha ankarada.bu şehirden başka şehir yok çünkü o zaman.sevilen her şey burda.ötesi yok...yıllar sonra eski en çok özlendiğinde aynı kaldırımlarn sarı yaprakları üstünde yürürken,annenin eli olmadan avuçlarda,ayn şeyler hayal edilcek işte yine.
bu şehir bu yüzden sevilmeye değer denecek.unutturmadığından...mutlu anılar...bir yanı var işte...unutmuşken unutturmuyor,ağlamazken yeniden ağlatıyor.aynı köşeler,aynı soğuk..aynı sarhoş yürüyüşler,saçma sapan gülüşler...


not:24.11.2006 tarihinde yazılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder